-Shakespeare
Bu cümle bana şunu söylüyor, yarayla alay eder yaralanmamış olan. Bir insanın yarası nedir, aldığı söz, aldığı eleştiri, sahip olduğu hastalık...?
Her insanın hayatı kendisine yazılmış bir hikayedir. Bu hikaye romantik, komedi, dram, macera, aksiyonlardan oluşur. Bu hikayenin içerisinde yer alan karakterlerin hayatı, aldığı darbeleri, yaşantısı, neyi nasıl yaptığı, hatalarından nasıl ders aldığı ile alakalıdır. Herkesin bir yarası vardır ama herkesin...
Dünya üzerinde bulunan herkesin yaşayan her canlının bir yarası vardır ama bu yaranın boyutu az yada çoktur, kime göre? neye göre? hangi yaşantıya göre?
Her insanın her canlının bir acı eşiği vardır, ruhen bir acı eşiğinde bahsediyorum. İnsanların kimisi güçlü olur, kimisi ise duygusal. 'Güçsüzlük' diye bir kavramı silerek yerine duygusalı eklemek istiyorum. Diyorum ya, güçlü insan yada güçsüz insan kime ve neye göre belirleniyor? Güçsüz insan, sizin için ne demek?
17 yaşında bir gencin yaşadığı aşk acısı kendisine göre yüksektir bunu yadırgamak çok farklı bir düşünce yapısıdır.
40 yaşındaki bir kadının yaşadığı acı ise tecrübelerin verdiği hislerle alakalıdır.
17 yaşında gencin yaşadığı aşk acısı ile 40 yaşındaki kadının yarası aynıdır demiyorum. Deneyimler farklıdır diyorum. Hayatında hiçbir şekilde aşk acısı çekmeyen insana aşk acısının ne demek olduğunu tarif edebilir misiniz yada nasıl acı verdiğini?
Kanser olan bir annenin acısının ne denli büyük olduğunu kanser olan bir evladın annesinden başka kim anlayabilir?
Yarayla alay eder yaralanmamış olan sözü bana tam olarak üst taraftaki iki sorumu çağrıştırıyor işte.
Hiç aşk acısı çekmeyen insan, aşk acısı çeken insanı alaya alır.
Hiçbir maddi zorluk çekmemiş insan, maddi zorluk çekeni alaya alır.
Önemli olan yaşanan olayların insanda verdiği hissiyat ve üstesinden gelebilmesi ve biz işte buna 'tecrübe' diyoruz.
Bu yüzden yarayla alay eder yaralanmamış olan. Hadi bir panik atak hastasına 'herşey beyinde bitiyor aslında' diyin, bir cesaret edin. Yarayla alay etmek yapılmasını tavsiye etmediğim bir olay ama yaralanmamış olan insanın yarayla alay etmesi de ayrı bir muamma.
Bu söze kadar her şey mükemmel fakat ben ünlü yazarı eleştirmek kim fakat 'bak nasıl da sararıp solmuş tanrıça kederlerden' sözü bende daha farklı bir hissiyat veriyor. Yazının başından beri sürekli bahsettiğim konu işte tam olarak bu! Tanrıça kederlerden.. Tanrıça keder, bana göre yaraya sebebiyet vermeyecek olay. Basit konular, basit yaralar, basit darbe.Bak nasıl da sararıp soluvermiş tanrıça kederlerden'
Yarayla alay etmiş yaralanmamış olan ama o basit yaralardan, basit darbeler, basit yaşantıdan nasıl da kahrından ölmüş.
Şimdi bana göre şu ruhen acı eşiği konusuna geleceğim. Bir insanın sahip olduğu yaranın ne kadar can acıtabileceğini ancak kendisi belirler. A karakterinin yaşadığı olay karşısındaki verdiği tepki ile B karakterının yaşadığı olaya verdiği tepkinin aynısı olmak zorunda değildir.
Bu yüzden insanları eleştirmekten vazgeçin, kimse sizin gibi düşünmek, kimse sizin gibi yaşamak zorunda değil. Bırakın insanlar nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşasınlar he bu yaşantı size ters gelir hayatınızdan çıkarın. Kimsenin sahip olduğu karakteri eleştirmek, yaşantısını eleştirmek 'ya sen bunu mu taktın kafana biraz relax ol' demek, kimsenin haddine değildir. Bırakın 17 yaşının verdiği tadı, acıyı yaşayacak olan yaşasın kimse onun yarası ile alay etmesin. Düşüncelerinizi kendinize saklayıp insanların an'ın tadını çıkarmasını engellemeyin.
0 Yorum:
Yorum Gönder
Lütfen benimle fikirlerinizi paylaşın. Siz ne düşünüyorsunuz?
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa