Pazartesi, Mart 29, 2021

KIRMIZI ODA | NİHAL VE ZAFER GERÇEKTE KİMLER?

MERHABALAR!




Bugünkü yazımda sizlere Kırmızı Oda dizisinin yeni karakterlerinden bahsetmek istiyorum. 

Nihal ve Zafer, gösterişli bir aile, ayriyetten cemiyette tanınan büyük bir çift. Davetler, organizasyonlar, cemiyetler. 


NİHAL



Nihal'in Kırmızı Oda'ya girme nedeni, sürekli olarak bayılma, ayıldıktan sonra ise şiddetli ağlama krizleri. Bu yüzden doktorumuza görünüyor, daha önce hiçbir doktor bu 'hastalığın' nedenini bulamıyor. Nihal'in anlattığına göre her şeyi olan, mutlu bir kadın. Tek sorun hastalığı. "Evlilik çok zamanımı alıyor" dedikten sonra bahsettiği derneklerin, davetlerin, organizasyonların evliliği ile hiçbir alakası yok. Eşi Zafer ile Nihal güzellik yarışmasında 1. olduktan sonra arkadaşının bir isteği üzerine tanışıyorlar ve evlilik ile sonuçlanıyor bu evlilikten dünyaya gelen bir kız çocukları var. Nihal evlendiği zaman 20 yaşındaymış. 

Nihal, üzülünce, kızınca 'pat' diye düşüp bayılıyormuş. 


"İnsan hasta olmayı hiç ister mi doktor hanım?" 


Bu soruyu bir panik atak hastası olan ben kendime çokça soruyorum. İstemez. Fakat bu ilgi manyakları için daha farklı olabiliyor. Nihal, hastalandığı zaman sürekli el üstünde tutuluyor, herkes ona değer veriyor, ilgi gösteriyor, üzmemeye çalışıyor, herkes yanında sakin davranıp yüksek sesle konuşmamaya dikkat ediyor. Prenseslik demek hahahah kendi yorumumu katmıyım dedikçe engel olamıyorum kendime. Evliliğinde el üstünde tutulan, kusursuz bir evliliği olan bir Nihal ama hasta olmak için derinler de mutlaka bir sebep vardır. Nihal, bunların hiçbirini doktor hanıma açmak söylemek istemiyor. Çocukluğunu sorduğunda ise doktor. Nihal, anlatmaya başlıyor. Çocukluğunda ailesinin proje olarak gördüğü bir kız çocuğu. Babası bir memur, annesi ise bir ev hanımı. Bir abisi var. Fakat değer ve ilgi çok üst seviye de elbiseler, güzel yaşantı. Nedeni ise, iyi bir evlilik yapması, iyi yerlere gelmesi vs. İlgi çekmeyi çok seven bir kadın olduğunu anlıyoruz. 


Doktor Hanım'ın Nihal'e söylediği bir replik çok fazla hoşuma gitti. Her yazımda söylediğim gibi aslında böyle psikoloji vs. konulu şeyleri izlemem yasak fakat ben işte, izlemeden duramıyorum. Dizilerde, filmlerde gördüğüm bu repliklerde kendimi bulmam ise ayrı bir güzellik mi katıyor desem bilemedim. 


'Bazen hayat, bütün kapıları kapatır yüzümüze, bize hasta olmaktan başka çare bırakmaz.' 


Bana ilk başta sadece bir 'ilgi manyaklığı' gibi gelmiş olsa dahi spoiler ile konunun aslında öyle olmadığını anladım. 


ZAFER



Kendisi bir Makina Mühendisi, doktor hanıma aslında Nihal için geldiği ama kendisinin de tedavi olmak istediğini söylüyor. Sorunu ise 'mutsuzluk'. Ama bir önceki konuşma da eşinin Nihal'in çok mutlu olduğunu söylerken Zafer ise tam tersi bir mutsuzluktan bahsediyor. Zafer, çok zeki bir adam ve büyük bir şirketin sahibinin oğlu. Doktor hanımla sarf ettiği sözlere kadar çok akıllı bir adam Nihal için söylediği 'Nihal mutsuzluğunu hastalanarak dışa vuruyor' repliği ile ne kadar da zeki olduğunu belli ediyor bu küçük bir örneği sadece. 


Hep beraberler evde, yan yana, dip dibe ama uzaklar. 


Şimdi ise sizlere kitapta var olanlardan bahsetmek istiyorum buradan sonrası spoiler içereceği için büyük bir uyarı bırakıyorum buraya 


SPOILER;


Nihal ve Zafer, Madalyo'nun İçi adlı kitabın "Binbir Gece Masalı" bölümünde geçiyor. Kitaba göre, Nihal'in görünüşü çok fazla güzel ama Nihal konuşuncaya dek çok güzel 😂  Kitaba göre 5 kardeşler dizi de bir erkek kardeşten bahsedilmişti. 


Zafer Almanya'da yaşadığı 10 yıllık bir süre içerisinde 5 yıllık bir ilişkisi oluyor. Türkiye'ye döndüğü zaman babasına bu konuyu açıyor ve babası buna asla izin vermiyor bunun üzerine Zafer bir arkadaşına kendisine helal süt emmiş bir kız bulmasını istiyor. Arkadaşı ise güzellik yarışmasında birinci olan Nihal'i seçiyor. Binbir gece düğünü, kocaman gösterişli kutlamalar ile dünya evine giriyorlar fakat Zafer, Nihal'i bir türlü sevemiyor ve eve gidemiyor çünkü evde sevmediği bir kadın onu bekliyor. Nihal'in hastalığının nedeni ise, Zafer'in ona karşı ilgisizliği. Hasta oluyor çünkü Zafer sadece o zamanlar da ona ilgi gösteriyor ve önemsiyor. Hatta doktor ona;  

"Hastayken ilgileniyorsunuz diye daha çok hasta oluyor. Eşinizi siz hasta ediyorsunuz.' 

Bunun düzelmesi için hasta olmadığı zamanlarda da ona nasıl olduğunu, neler yaptığını sormanız onu mutlu edecektir. Bunun üzerine Zafer söyleneni yapıyor Nihal'in hastalığı ise git gide azalıyor. 

Evet Arkadaşlar! İşte bu kadar. Kendi yorumumu katmadan size bir yazı derledim. 


Şimdi gelelim, gerçek hayatta Nihal ve Zafer aslında kim?

Şimdi bu konu hakkında bir teori söyleyeceğim sizlere, bu konu emin olmamakla beraber sadece araştırmalarıma dayanarak sizlere söylüyorum. 

Bu çiftin Demir Sabancı ve Aslıhan Koruyan olduğu söylenmekte, hiç emin olmamak ile yazıyorum.



Etiketler:

Perşembe, Mart 25, 2021

ALEV ALEV | SAÇMA İŞLER

Merhabalar



Bugünkü yazımda size Alev Alev'den bahsetmek istiyorum. Aslında Alev Alev hepinizin bildiği üzere Le Bazar de la Charite' adlı Fransa dizisinden uyarlama. 


Dizi Yedi Kule'de bir Sarnıç'ta yangın çıkması ile başlıyor ve bu şekilde devam ediyor.


Ben Fransa versiyonunun sadece 1 bölümünü izledim ve dizide Cemre rolünün aslında Fransa versiyonunda Cemre Sarnıç'a gitmek yerine eşini aldattığı adamla beraber kaçıyor. Türk versiyonun da ise çocuğuna çok daha düşkün bir Cemre bizi karşılıyor. Türk uyarlamasında eğer Cemre'de bir başka adamla kaçmış olsaydı karakter bu kadar çok sevilmezdi.


Dizi de 3 kadının hayatından bahsediliyor. Bende size 3 kadının hayatından ve karakterlerden yada canlandıran oyunculardan bahsedeceğim. 




Cemre Kayabeyli: Benim dizide en sevdiğim karakter. Aşık olarak Çelebi ile evleniyor ve daha sonra Çelebi Cemre'ye şiddet uyguluyor, psikolojik şiddet olsun, fiziksel şiddet olsun her türlü şiddet. Çelebi eski belediye başkanı olduğu için irtibarı da var, eşi ortaya çıkarmasın vs. diye psikiyatri ilaçları ile uyuşturuluyor. Cemre yangın gecesinde kızını da alıp o evden kaçmaya çalışıyor. Büyük bir plan yapıyor ve devamı geliyor daha sonra Ozan ile tanışıyor yangın gecesi onun kaçmasına yardım eden ve Cemre'nin sağlıklı olduğuna inanan tek insan. Ozan ile Cemre benim için çok güzel bir çift ben beğeniyorum. 



Cemre karakteri için söylemek istediğim, çok güçlü bir karakter, benim zaten Demet Evgar'ın bu tür rollerde oynaması çok hoşuma gidiyor, bildiğiniz kadarıyla Avlu dizisinde Deniz karakteri ile şimdiki Cemre karakteri birbirine çok benziyor. Çocuğu için yapabileceği her şeyi yapan bir anne. Demet Evgar'ın anne rollerini çok beğeniyorum. Siz Cemre karakteri için ne düşünüyorsunuz? Çelebi ile boşandı bildiğiniz kadarıyla şimdiki bölümler de Cemre'yi ne bekliyor sizce kızının velayetini geri alabilecek mi? Ona zehir eden eve geri dönüyor, siz geri dönmesi hakkında ne düşünüyorsunuz, planı işleyecek mi? 



Çiçek Görgülü: Dizideki yangında en büyük hasar alan kadın diyebilirim. Tüm yüzünün yanmasına neden oluyor bu yangın. Dizide Atlas ile olan bağını daha çok görmek istiyorum. Bildiğiniz üzere İskender, Çiçek'i yangın alevlerinin üzerine atıyor. Önemli olan yanlışlıkla atması değil önemli olan onu orada bırakması. Çiçek'in nişanlısı Ali'yi biliyorsunuz. İzleyenler biliyorlar. Dizi de merak ettiğim şey Ali neden harcandı? Siz Çiçek ve İskender arasındaki bağa, yeşerecek aşka ne diyorsunuz? Sizce de Rüya'nın eski nişanlısı, en yakın arkadaşı ile sevgili olması normal bir durum mu en çok dizide bunu sorguluyorum. Aleve attığınız kadına aşık olmak. Ben bilemedim ya siz ne düşünüyorsunuz? İskender ilk başlarda kötü olacak bir karakterken, Ali iyi bir karakterken taşlar birden bozuldu ve yer değiştirdi. Ali karakterinin harcandığını düşünüyorum. Siz ne düşünüyorsunuz? 



Rüya Yıldırımlar: Rüya bir avukat. Babası Kenan, bir iş adamıydı. Bildiğiniz üzere elit, sosyetelerdi ve bir anda her şey bozularak statüleri düştü. Benim anlamadığım nokta zengin ile fakir (bu ayrımdan nefret ederim) dost olamaz mıydı, neden bir anda eve haciz gelip her şeyini kaybediyorlar? Cemre'yi veya Çiçek'in yaşantısını ancak her şeyini kaybettiği zaman mı anlayabilirdi? Rüya'nın babasına olan düşkünlüğü beni çok mutlu ediyor. Sanırım en sevdiğim çift Rüya ve Ömer. Zaten Ömer yani Cihangir Ceyhan'ın Çukur'daki karakterini de çok beğeniyordum hatta bir gözünün diğerinden daha kısık olmasına kadar adama hayranım diyebilirim hahaha. Rüya karakterini seviyorum, statüsü düşmüş olsa dahi bu zengin hayattan elit hayattan normal bir hayata geçiş yapmasını çok yadırgamadı. Zor şeyler yaşayan her daim güçlü kalan bir diğer kadın karakter. Babasının ölümündeki yıkılışı çok güzel yansıtılmıştı. 


Siz Rüya karakteri için ne düşünüyorsunuz? Ömer ve Rüya hakkında ne düşünüyorsunuz? 


Sizin dizide en sevdiğiniz karakter hangisi ve en sevdiğiniz çift hangisi? İyi seyirler, sağlıcakla kalın! 🐤


Etiketler:

Çarşamba, Mart 24, 2021

MASUMİYET | SUÇLU KİM?

MERHABALAR! 


Bugün Masumiyet dizisinin ilk 5 bölümü hakkında düşündüklerimi yazmak istiyorum. Daha önceki Masumiyet dizisinin ilk bölümünü yorumlamıştım. 


Diziyi 'kadına şiddet uygulayan bir erkeğin başına gelenler' olarak yorumlamıştım ilk bölümü. Fakat dizi bunun daha da ötesine geçti, şiddet uygulayan kim? 


Dizi ilk bölüm İlker'den ikinci bölüm Hale'den üçüncü bölüm İrem'den bir şekilde kendilerinden şüphelenmemize neden oldu. Bana sorarsanız ben asıl şiddet uygulayanın öyle bildiğimiz bir insan olmasını beklemiyorum. 


Hatta İlker'in olduğunu hiç düşünmüyorum. Çünkü dizi adı üstünde 'Masumiyet'. Konunun bu kadar basit olacağını hiç sanmıyorum. Hale olduğunu bir miktar düşünüyorum çünkü o tavırlarından ötürü ama tamamen Hale diyemeyeceğim ilk sebep 'oğluna çok fazla düşkün' olması. Bu sebepten ötürü oğlunu sıkıntıya atacak yada şirketi sıkıntıya atacak bu şeyi yapacağını düşünmüyorum ama dersen ki bir işbirliği var mı? Bence var. Hale ve Banu işbirliği olabilir ama Hale ve İrem iş birliği olduğunu sanmıyorum. İrem'in Ela'ya yaptıklarından sonra yine de ona zarar verip ölüme itecek birisi olduğunu düşünmüyorum. 


En çok üstünde durduğum ihtimal bu işten hiç tahmin etmediğimiz birisi çıkacak buna eminim. 


5. Bölümü de izledikten sonra bir şeyler oturur artık bu bölüm diye düşünüyorum yazıya o şekilde devam edeceğim. 


3 saat sonra tekrar karşınızdayım! :) 


İrem'den ve Hale'den cidden çok korkuyorum ya. Benim yanımda böyle bi ikili olsa sırtım yere gelmezdi 😂Multivitaminle intihar ettikten sonra Hale'nin '1 yıl daha grip olmazsın' repliği ile yerlere yattığım doğrudur. İrem kaç yaşındasın kendine gel karşımızda tam bir baba prensesi var. Şımarık. 


Ben yazının başından beri size söyledim, İlker değil başka birisi hahahah 😂 

Ela Yüksel'in annesi Bahar'ın sürekli olarak o adamın etkisi altındasın lafları beni çok darladı. Öldürmeye teşebbüs edenin o olmasını mı istiyor yoksa gerçekten öldürmeye teşebbüs edeni mi arıyor? Hangisi? 


Mahkeme de neden sürekli Ela'nın erkek arkadaşına bu kadar çok odaklandı kamera ben ona takıldım sizce? 

Erkeğin kadına uyguladığı şiddet dolayısı ile mi?

Yoksa şüphelenmemiz mi lazım? Umut'tan çok şüphelenmeye başladım, senaristin Umut'un yapması için yazacak gerekli bir nedeni bulur diye düşünüyorum. Eğer diziyi ters köşe yapacaklarsa bu kesinlikle Umut olurdu. Ve o evi bilen Umut değil miydi? Umut gözlerim üstünde. 


Bir diğer teorim ise Banu, Ela babası ile Banu'nun arasındaki ilişkiyi görmüş ve öğrenmişti. Bunu bitirmek için, elinden gelen her şeyi yapacak bir Banu var karşımızda? Acaba kızı annesine konuşmasın diye susturan yada İlker ile arası samimi yasak ilişkiyi ona söyler diye korktuğu için Banu, Ela'yı dövdürmüş yada kendisi yapmış olabilir mi? 


Banu yanında Umut bana biraz daha sakin kalıyor. Banu bunu yapabilecek bir karakter. 


Edit


Arkadaşlar merhaba, bomba bir fotoğraf ile karşınızdayım, instagram da gezinirken yorumları okurken sürekli acaba Harun mu? yazılarına denk geliyordum, bana çok mantıksız geliyordu çünkü onun için şüphelecek iki üç şey dışında bir şey yoktu. Fakat Masumiyetin Arap Fan Sayfalarından birinde bu fotoğrafa denk geldim ve bende bi soru işareti oluşturdu. Aslında Harun Bey başından beri İlker ve Ela ilişkisini biliyordu ama mahkeme de bunu söylemedi en başından beri Harun bana göre çok masum ama dizileri bilirsiniz ters köşe yapmaya bayılırlar. Bilmiyorum fotoğraf çok fazla aklımı karıştırdı, siz ne düşünüyorsunuz?

Edit


Sanırım her bölüm ile değişecek olan fikrim 5. bölüm ile yine değişti, İlker'in bu bölüm gelişen oyunculuğu daha doğrusu rolü demeliyim biraz narsist değil mi? İlker bu bölüm biraz garip davranıyor, Ela'ya takıntılı mı yoksa bu zor olanın peşinden koşmak hoşuna mı gidiyor? Bu dizi için artık hiçbir yorumum yok herşey kafamı allak bullak ediyor hahahahah 😂😂 

Ve evet! Harun'un sahip olduğu şu eldivenleri bir önceki editim de yazmıştım, pekii ya İlker'in sahip olduğu şu eldivenler hakkında ne düşünüyorsunuz? 



Ben artık çok yorumsuzum hahaha bu iş eldiven meselesine takılacak gibi değil bilmiyorum artık 😂


SAĞLICAKLA KALIN BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK DİLEĞİ İLE 💘


Etiketler:

GÖZLERİNİN ARDINDA | Bİ KÜÇÜK ASTRAL SEYAHAT MESELESİ

Merhabalar! 



BEHIND HER EYES | GÖZLERİNİN ARDINDA


Çok fazla Kore dizisi izlediğimi fark edip yabancı dizilere döneyim biraz dedim. Uzun zamandır izlemek istiyordum, konusuna bakıp bakıp çıkıyordum psikolojik olduğu için izlemem yasak etkiliyor çünkü panik atağımdan ötürü. Biraz cesaretimi toplayıp başladım hiçbir şey düşündüğüm gibi değilmiş iyi ki başlamışım diyorum kendime. Psikoloji dizisi değil 4. Bölümden sonra. Zaten 6 bölüm. Yavaş yavaş neler olduğu 4. Bölümden sonra anlaşılmaya başlanıyor. 



Diziye başlamam için ilk 15 dakikası benim için önemli ve yeterli. İlk 15 dakikasındaki çekim, flörtün güzel bir şekilde kamera açısı ile işlenmesi hoşuma gitti. Bana göre başarılı olmuş dizi. Daha uzun sürseydi beni çok sıkardı, itiraf ediyorum 4. Bölümden sonra beni hafif bi sıkmaya başladı. 


Astral seyahat bir zamanla çok fazla gündemdeydi. Var olan ilgiyi dizi izleyiciler ile coşturacak gibime geliyor çünkü çok güzel bir şekilde işlenmiş. Bir Ruh Bölgesi değil ama hahaha :D 


Bununla beraber hiçbir oyuncuyu daha önce izlemedim ve bilmiyorum ilk izlenim olarak ben oyuncuları çok beğendim çok başarılı buldum nedense alakası bile yok ama Only Girl filmi aklıma geldi bana bu filmi anımsattı.


Dizi de rahatsız olduğum tek konu 'shit' 'fu*k'. O kadar çok söyleniyor ki artık dilime takılacak diye korkmadım değil. 


+18 sahnelerinin yoğun olduğunu belirtmem lazım. Küçük izleyiciler için çok açık sahneler var dikkatlerine. 

"Hiç kimsenin her yönünü bilemezsin, bilmeye çalışırsan delirirsin" 

Repliği üzerine kurulu bir dizi gibi duruyor ama alakası yok konu bundan çok bağımsız bana göre. Karakter ile ilgili yaşam biçimi ile ilgili bir konudan biraz uzaktaydı ki bunu ancak dizi bittiğinde anlıyorsunuz. Spoiler vermeden devam etmek istiyorum. 

Louise karakteri için ' herkes benim mi ağzıma tükürecek, herkesi düşünmekten mahvoldum ' diyerek kendini değiştirme çabasına aşırı gıcık oldum. Ya hu tamam da sen evli adamın hayatına neden karışıyorsun. Ya adam sana açık açık uzak dur dediği halde her şeyi karıştırdım birbirine kattın al bak. Yine yangınlar yine Louise. 

Adele'den ziyade bana sorunları olan David gibi geldi dizi de bu ikilem başarılı bir şekilde yaratılmış. O kadar film izliyorum ki artık ' ah bu seri katil işte ay suçlu bu ' diyorum tam olarak o çıkıyor bu yüzden bu dizide yanılmak hoşuma gitti bi miktar. 

David'ı garip bi şekilde sevdim. O konuşmaya çalışması beni bi hayli yıprattı ama Louise'in demesi gibi 'psikiyatristin sen' iki lafı toplayıp bir yere varamıyor ama insanların derdini dinliyor ve çözim buluyor onları sakinleştiriyor. Adam herkese karşı güzel konuşurken konu Louise ve Adele olduğu zaman adamın iki lafı bir araya gelemiyor. Ne? 

Adele çok benim tipim. Dizilerde, filmlerde böyle karakterler görmek çok hoşuma gidiyor. He seviyor muyum bu tip insanları asla ama oyunculuk olarak izlemek benim hoşuma gidiyor. Diziyi izleyeceksiniz anlayacaksınız, izleyenler anladı bile. 

Çerezlik bir dizi yani sabah başla akşam bitsin. Bir oturuşta bitirilecek bir dizi tavsiye ediyor muyum evet ederim. Ama şiddetle mi öneriyorum hayır.

Spoiler: 

Dizinin sonunu hiç beğenmedim. Ben sanırım David'in biraz olsun mutlu olmasını istedim yeri geldi Adele için üzüldüm ikisinin sonu beni çok yıprattı ve üzdü desem yeridir. Şu mutlu son isteğimden vazgeçemiyorum. Louise başına gelen her şeyi bence hak etti. 


Etiketler:

Pazartesi, Mart 22, 2021

ATİYE | SEÇİLMİŞ KİŞİ

Merhabalar


Atiye dizisini kendimce "kendi görüşlerim" doğrultusunda inceleyip size sunacağım. 


Dizinin iki sezonunu da izlemiş bulunuyorum Aşk 101'den sonra izlediğim 2. Netflix Türk Dizisi. Hakan Muhafız'ı da izlemeyi çok isterim fakat linç yemeyeceksem Çağatay Ulusoy'u izlemekten zevk almıyorum. Bu aralar biraz gündemde olduğu için Beren Saat'i izlemeye karar verdim. Dizi aslında şu "Seçilmiş Kişi" klişelerinden. Ben bu klişeyi çok seviyorum. 


Dizinin ilk sezonu benim için güzeldi, Beren Saat'in çok donuk, hareketsiz rolü haricinde. Rolü o kadar donuk, hareketsiz ki  belli zaman sonra sıkmaya başladı,  dizide Cansu ve Ozan'ın hikayesinin olması diziye daha adapte olmamı sağladı. 



Göbekli Tepe ne acaba, neden bu kadar gündemde, adının neden göbekli tepe olduğuna dair hiçbir şey bahsedilmese dahi benim internet üzerinden güzel bir araştırma yapmama sebebiyet verdi, Göbeklitepe reklamı yapılırken keşke daha fazla tanıtılıp iç yüzeyine, tarihine gidilseydi diyorum ama buna rağmen sanırım merak uyandıran bir yapısı olduğu hissiyatı verildi ki geçen yaz Şanlıurfa'ya gidiyordum fakat aksilik yüzünden geri döndüm kısmet bu yaza :) 

Cansu karakterinde Melisa Şenolsun oynuyor ve ben bayıldım! Gerek birinci sezon Cansu, gerek ikinci sezon Elif olsun ben cidden çok beğendim. Oyunculuğu ve karakteri beğendim.


 

Serdar, Serap, Zühre diziyi taşıyan roller bence Erhan ve Atiye'den ziyade. Bu 3 karakter tam bir kilit noktası gibi, oyunculukları olsun, rolleri ve karakterleri olsun bana göre dizi bu üçü üzerinden dönüyor. İlk sezon bende merak uyandırdı Beren Saat'in o deliriyor muyum acaba rolleri bana çok başarılı geldi orada da donuk gibiydi ama tamam ben hissettim.. Dizideki semboller 'sanırım sembolleri sevdiğim için' çok hoşuma gitti, ben o sembolleri çok beğendim. 



Gelelim ikinci sezon için ne düşünüyorum, ikinci sezon o kadar vasattı ki ben sanırım ikinci sezondan sonra izlemeyeceğim Hannah daha çok dikkatimi çekti ikinci sezonda yine şu klişe paralel evren! Artık her şey paralel evren çok sıkmaya başladı beni. İkinci sezonda paralel evren dışında ne oldu ne bitti hiçbir şey anlamadım herşey 'aaa oldu bitti işte tamam hadi diğer sezona geçelim' tarzındaydı ve beni çok baydı bölümleri sara sara izledim. 

Birinci sezonda verdiği o mistik, gizem ikinci sezonda zerre yoktu. 

Birinci sezona verdiğim puan 7/10 ise ikinci sezona verdiğim puan 3/10 olur o kadar beğenmedim.

 



Bu arada ben araştırırken öğrendim ki Atiye dizisi aslında Şengül Boybaş'ın Dünyanın Uyanışı adlı bir kitabından uyarlama imiş. Ben kitabı okumadığım içim dizi ve kitap uyumu yaşanan olaylar aynı mı karakterler benziyor mu bilmiyorum bu uyarlamalara çok karşıyım içimde var olan Açlık Oyunları kitabı hayranlığının filmi ile tamamen kaybolması yüzünden. 


Etiketler:

Cumartesi, Mart 13, 2021

Çocuk İstismarı: Büyüyen Yaramız


Merhaba Sayın Okuyucular


Neşeli bir giriş yapamadım, değil mi? Böyle bir yazıya neşeli giriş yakışmazdı. 

Bugün sizinle derin bir yaradan bahsetmek istiyorum bu tür konulara karşı çok hassasım. Bugün dikkatimi çeken bir olayla karşılaştım. Çocuklarımızı ne kadar tembih etmek zorundayız değil mi? Sürekli olarak onlara 'kızım bir adam sana buraya gidelim derse ne demen gerekir?' bunu sürekli kız çocuklarımıza aşılamak zorunda kaldık, büyüyünce bu kız çocuklarına bu aşılamayı bu baskıyı nasıl açıklayacağız, onların psikolojisinde nasıl yer edinecek, hayatlarını nasıl etkileyecek?  


Ve en çok hangi soruyu soruyorum biliyor musunuz? Şimdiki 4 5 6.. yaşındaki kız çocuklarımız büyüdüğü zaman aşık olmaya korkacak mı, evlenebilecek mi? Acaba bir erkeğe güvenebilecekler mi? Çocuklar babalarına dahi yaklaşamıyorlar! Bunun bütün sorumlusu kim,  vebalini kim ödeyecek? Kusura bakmayın ama bu duruma susan herkes! Çocuk susar, sen susma!

"Gece uyurken gecelik giymeyi değil, pantolon giymeyi tercih ettim. Çünkü babam daha zor açar diye düşündüm. "

Ay içim gitti diyerek okumaktan kaçtığınız olaylar her bir yerde her dakika yaşanıyor, sizin ay kalp dayanmaz dediğiniz olaylara anneler babalar katlanmaya çalışıyor. 

Irmak? 
Leyla? 
Eylül? 
Pelda? 
Yalova, Çınarcık Eylül? 
Gizem? 
Arda?

Burada durumun ne kadar acınası olduğunu anlatmak için ölüm şekillerini de yazarım ama benim duygularım buna el vermiyor. Kesici aletlerle bırakılan izler, aç bırakılan çocuklar. 

Buna sadece kız çocuklarını eklemiyorum. Pekii ya erkek çocuklar?
Ne olacak bu haller, bu cinayetler, bu istismarlar!
Caydırıcı cezalar istiyorum. Çocuklar adına caydırıcı cezalar istiyorum. Hadi! Kadın açık giyindi, kadın kısa giyindi, kadın çığlık atmadı, kadın bana baktı, kadın şort giydi. Pekii ya çocuklar ne yaptı? Oyuncaklarıyla oynadı, bisiklet sürdü, canı çok şeker istedi, canı çikolata istedi size masumca duygular ile yaklaşan küçük bebeklere bunu nasıl yapabildiniz? 

Küçük yaşta istismara uğrayan kız yada erkek farketmez çocuk, çocuktur. İstismara uğrayan çocukların büyüdüğü zaman yaşayacağı travmaların, gördüğü kabusların sebebi sizsiniz, susan herkes.

Çocuk ya, çocuk. Küçücük bedeni ile var olan, güldürmek için şaklabanlık yaptığımız o çocuklar. O çocuklar ölüyorlar! İntikam uğruna, sefil hayatlarınızın hıncı uğruna. 

Benim ip atladığım o aynı iple, o çocuklar kedilerini asmak istiyorlardı. Çocukluğunu bir kenara bırakmış, o masum oyuncaklarını bir kenarda bırakıp hayata devam etmeye çalışan 8 9 yaşındaki çocuklar. Benim kanayan yaralarım. 

ÇOCUKLARIN SESİ OLMALISINIZ!
DUYMAMAZLIKTAN, GÖRMEMEZLİKTEN GELMEYİN! 
BİR ÇOCUĞUN ÇIKARAMADIĞI SES OLMALIYIZ!

Etiketler:

Salı, Mart 09, 2021

MASUMİYET | İLK BÖLÜM

MERHABALAR! 



Bir yakınımın yoğun tavsiyesi üzerine Masumiyet dizisinin ilk bölümünü izledim, henüz bir bölüm yayımlanmış zaten. Bununla beraber şuan gündemde takip ettiğim dizilerde Alev Alev dışında hiçbir dizi bulunmuyor. 


Evet, ilk bölüm benim için gerçekten güzeldi. Eksik, garip giden yerler var mıydı? Elbette her dizide olduğu gibi vardı.


Genellikle uyarlama diziler sevdiğim için uyarlama olup olmadığını araştırdım. Fakat dizi uyarlama değil. Kitaptan uyarlama da değil, yabancı diziden uyarlama da değil. 


Dizinin senaristini araştırdım genelde beğendiğim Türk dizilerinde yapıyorum bunu. Senarist aslında birçok başarıya imza atmış konusu ile dikkatimi çekmiş dizilerin yazarıymış dizileri şöyle bırakıyorum: 


Masumiyet (2021-)

Zalim İstanbul (2019)

Kardeş Çocukları (2019)

Fazilet Hanım ve Kızları (2017-2018)

Asla Vazgeçmem (2015-2016)

Güllerin Savaşı (2014)

Adını Feriha Koydum (2011) 


Öncelikle dizinin konusu şu şekilde 19 yaşında üniversiteli genç kadın, 35 yaşındaki patronuna aşık oluyor ve hamile kalıyor. Terslik şu ki adam tam bir manyak! Nişanlı ve evlilik arifesinde olan İlker, başrol kadınımızı bir şekilde kandırarak sevgililik yaşamını sürdürüyor. Ortaya hamilelik çıkınca, başrol kadınımız Ela'nın 'nişanlına söyleyeceğim nasıl pis bir adamla birlikte olduğunu' dediği an darp edilip, öldüresiye dövülüp araba ile bir otoyol kenarına bırakılıyor. 


Dizi de dikkatimi çeken konu 19 yaşındaki bir birey ile 35 yaşındaki bir adamın nasıl gerçekçi bir ilişkisi olur konusu. Bu tamamen saçma bir konu. 19 yaşındaki birey hayatı yeni tanıma, doğruyu yanlıştan ayırt edebilme gücünün yeni gelişmiş, kanının yeni yeni kaynadığı bir yaştır ve ergenlik çağıdır. 35 yaş ise yolun yarısıdır. 35 yaşında bir adam 19 yaşındaki kadın yada erkek fark etmez kandırması çok kolay bir durumdur. Kadının yaşının küçük erkeğin ise büyük olduğu durumlar da, ilişki de önemli olan hangi yaştan sonrasıdır. Kadının 35 erkeğin ise 55 olduğu durumlara sözüm yoktur. 35 yaşındaki bir kadın hayata adımını zaten atmıştır. Bu kişisel tercihtir. Fakat 19 hala küçük bir yaş, ben mi yanlış düşünüyorum? 


19 yaşında beslenen her duygu masumdur. 


Dizi bu konuya biraz dikkat çekiyor hatta şöyle bir replik var. 'Artık 55 yaşındaki adamlar 20 yaşın üstüne bakmıyorlar bile' bu durum cidden şuan büyük bir problem. Kimse yerini ve yurdunu bilmiyor. 'Aralarındaki yaş farkı dudak uçuklattı!' magazin manşetleri dudağımda uçuk çıkmasına sebebiyet veriyor.  Dizide yaşanan konuya değil, dizide verilen mesaja daha çok ilgi duyuyorum şuan. 


19 yaşında hamileliği ile anne olmayı bir şekilde tadacak genç kadının bu şekilde darp edilmesi, duygularının bu şekilde yok edilmesini Dünya üzerinde bulunan hiçbir kadın hak etmez! Etmemeli! 

Dizi de güçlenecek kadın karakter 1 2 bölüm sonra pişman olacak adama aşık olursa diziyi net linçlerim! 

Dizi de başrol kadının annesine sürekli olan 'ben büyüdüm, ben çocuk değilim, ben artık 19 yaşındayım!' sözlerine karşılık annesinin sürekli olarak 'sen benim hala bebeğimsin' sözleri ile dizi çok güzel yere gelecek gibi duruyor. Kızını korumak isteyen bir annenin neler yapabileceğini Avlu dizisi Deniz karakterinde gördük. 19 yaşında bir genç kadının hayallerinde her şey toz pembedir. Aşklar, sevgiler, istekler, ihtiyaçlar. Her şey. Zaman 19 yaşındaki genç bireylere kendini gösterecek acımasız tarafıyla vuracak hayat. Umarım hayat hiçbir genç kadının hayallerine kilit vurmaz. Bırakın bizi, toz pembe hayatlar içerisinde süzülüp gidelim. Bizi bi sal hayat.


Diğeri ise dizi de üzerine basılarak bahsedilen kitap ' Duygu Asena-Kadının Adı Yok' bu kitabı okumadım henüz fakat en yakın zamanda okuyup hakkında bir yazı yazmak isterim. 


Benim bu dizi de görmek istediğim Avlu'nun Deniz karakteri, Alev Alev'in Cemre'si gibi bir güçlü kadın sembolü görmek istiyorum. Esir alınan, şiddet gören, şiddeti normalleştiren diziler yerine güçlü kadın dizileri görmek istiyorum. Türkiye'de şuan şiddet bu kadar yaygınken güçlü kadın rol modelleri görmek istiyorum. Sefir'in Kızı Nare karakterine dönecekse dizi söyleyin şimdiden güçlü kadın rolüne bel bağlamayalım. 


Bu arada dizi hakkında Münevver Karabulut ve Cem Garipoğlu olayından mı esinlenildi haberleri çıkmış. Ben darp dışında hiçbir benzerlik bulamadım, siz ne düşünüyorsunuz? 

 

Ters giden yerler diye bahsetmiştim ona şöyle bir örnek vermek istiyorum. Serkay Tütüncü'yü Afilli Aşktan tanıyorum. Oyunculuğunu gerçekten beğeniyorum. Fakat bu dizide neden bu kadar sessiz ve onun adına yazılmış hiçbir replik yok? Ela karşısında bağırıp çağırırken İlker öylece durup boş boş bakıyor ayıp olmasın diye 2 3 replik verseydiniz bari? 


Masumiyet dizisinin ilk bölümden verdiği mesajlar çok hoşuma gitti ilerleyen bölümler de görüşmek dileğiyle Sağlıcakla Kalın! ☺


Etiketler:

Yarayla alay eder yaralanmamış olan..

Merhabalar!

Bugünkü yazımda uzun süredir üzerine çok düşündüğüm bir söze değinmek istiyorum, gelin bu sözü, bu alıntıyı biraz inceleyelim.



"Yarayla alay eder yaralanmamış olan, bak nasıl da sararıp soluvermiş tanrıça kederlerden."
-Shakespeare

Bu cümle bana şunu söylüyor, yarayla alay eder yaralanmamış olan. Bir insanın yarası nedir, aldığı söz, aldığı eleştiri, sahip olduğu hastalık...?

Her insanın hayatı kendisine yazılmış bir hikayedir. Bu hikaye romantik, komedi, dram, macera, aksiyonlardan oluşur. Bu hikayenin içerisinde yer alan karakterlerin hayatı, aldığı darbeleri, yaşantısı, neyi nasıl yaptığı, hatalarından nasıl ders aldığı ile alakalıdır. Herkesin bir yarası vardır ama herkesin...
Dünya üzerinde bulunan herkesin yaşayan her canlının bir yarası vardır ama bu yaranın boyutu az yada çoktur, kime göre? neye göre? hangi yaşantıya göre?

Her insanın her canlının bir acı eşiği vardır, ruhen bir acı eşiğinde bahsediyorum. İnsanların kimisi güçlü olur, kimisi ise duygusal. 'Güçsüzlük' diye bir kavramı silerek yerine duygusalı eklemek istiyorum. Diyorum ya, güçlü insan yada güçsüz insan kime ve neye göre belirleniyor? Güçsüz insan, sizin için ne demek?
17 yaşında bir gencin yaşadığı aşk acısı kendisine göre yüksektir bunu yadırgamak çok farklı bir düşünce yapısıdır.
40 yaşındaki bir kadının yaşadığı acı ise tecrübelerin verdiği hislerle alakalıdır.
17 yaşında gencin yaşadığı aşk acısı ile 40 yaşındaki kadının yarası aynıdır demiyorum. Deneyimler farklıdır diyorum. Hayatında hiçbir şekilde aşk acısı çekmeyen insana aşk acısının ne demek olduğunu tarif edebilir misiniz yada nasıl acı verdiğini?
Kanser olan bir annenin acısının ne denli büyük olduğunu kanser olan bir evladın annesinden başka kim anlayabilir?
Yarayla alay eder yaralanmamış olan sözü bana tam olarak üst taraftaki iki sorumu çağrıştırıyor işte.
Hiç aşk acısı çekmeyen insan, aşk acısı çeken insanı alaya alır.
Hiçbir maddi zorluk çekmemiş insan, maddi zorluk çekeni alaya alır.
Önemli olan yaşanan olayların insanda verdiği hissiyat ve üstesinden gelebilmesi ve biz işte buna 'tecrübe' diyoruz.
Bu yüzden yarayla alay eder yaralanmamış olan. Hadi bir panik atak hastasına 'herşey beyinde bitiyor aslında' diyin, bir cesaret edin. Yarayla alay etmek yapılmasını tavsiye etmediğim bir olay ama yaralanmamış olan insanın yarayla alay etmesi de ayrı bir muamma.


Bu söze kadar her şey mükemmel fakat ben ünlü yazarı eleştirmek kim fakat 'bak nasıl da sararıp solmuş tanrıça kederlerden' sözü bende daha farklı bir hissiyat veriyor. Yazının başından beri sürekli bahsettiğim konu işte tam olarak bu! Tanrıça kederlerden.. Tanrıça keder, bana göre yaraya sebebiyet vermeyecek olay. Basit konular, basit yaralar, basit darbe.Bak nasıl da sararıp soluvermiş tanrıça kederlerden'
Yarayla alay etmiş yaralanmamış olan ama o basit yaralardan, basit darbeler, basit yaşantıdan nasıl da kahrından ölmüş.
Şimdi bana göre şu ruhen acı eşiği konusuna geleceğim. Bir insanın sahip olduğu yaranın ne kadar can acıtabileceğini ancak kendisi belirler. A karakterinin yaşadığı olay karşısındaki verdiği tepki ile B karakterının yaşadığı olaya verdiği tepkinin aynısı olmak zorunda değildir.

Bu yüzden insanları eleştirmekten vazgeçin, kimse sizin gibi düşünmek, kimse sizin gibi yaşamak zorunda değil. Bırakın insanlar nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşasınlar he bu yaşantı size ters gelir hayatınızdan çıkarın. Kimsenin sahip olduğu karakteri eleştirmek, yaşantısını eleştirmek 'ya sen bunu mu taktın kafana biraz relax ol' demek, kimsenin haddine değildir. Bırakın 17 yaşının verdiği tadı, acıyı yaşayacak olan yaşasın kimse onun yarası ile alay etmesin. Düşüncelerinizi kendinize saklayıp insanların an'ın tadını çıkarmasını engellemeyin.

Dipnot: 17 yaşında değilim hahaha 😂

Sağlıcakla Kalın 💕

Etiketler:

Pazartesi, Mart 08, 2021

KEDİLER HAKKINDA SORULARI CEVAPLIYORUM

Merhabalar!

Bu benim Sarı adlı kedim, Selfie çekiyor sanıyorum :) 

Bugünkü yazımda size kediler hakkında bilgiler vermek istiyorum. Ben 4 kedi besliyor ve bakımı ile ilgileniyorum. Bunlar benim kendi görüşlerimdir. 4 erkek kedi besleyen birisinin yazısınız okuyorsunuz şuanda. Aslında 6ydı. Bir tanesi kayboldu, diğeri ise hastalık nedeniyle öldü. Birkaçının fotosunu paylaşmak isterim fakat... Evde olurlarsa hahahah :) 

Kediler de tüy dökülmesi neden olur? 
Kediler de tüy dökümü ciddi bir rahatsızlık besleyen için, sürekli evi temizlemek zorunda kalıyorum ama kedileri seviyorum buna katlanmam gerekiyor. 
Sağlıklı beslenmezlerse, kaliteli mamalar yemezler ise bu kediler de ciddi bir ağız kokusu yapıyor. Kediniz stres dönemine girmişse, kediniz ergenlik çağına girmişse, kedilerinizi düzenli olarak taramıyorsanız tüyleri dökülmeye başlar. Bununla beraber mevsimler değişiklikler tüylerinin dökülmesine sebebiyet verir. 

Kedi aşıları nelerdir, neleri yaptırmanızı öneririm?
Ben genellikle karma ve parazit aşısının yapılmasını daha gerekli buluyorum. Bununla beraber milyon tane kedilere uygulanacak aşılar vardır. Bir veteriner hangi aşıyı uygun görürse onları yaptırmak ile başlayabilirsiniz. Tabii bununla beraber kedilerin belirlii yaşı, belirli ayı doldurduğu zaman vurulduğu aşılar var, kuduz gibi. 


Sağlıklı kedi nasıl anlaşılır? 
Kesinlikle kedilerin tüylerinden. Ben ev kedileri ile sokak kendilerini birbirinden ayırabiliyorum tüyleri sayesinde. Daha temiz, daha parlak, daha canlı gözüküyor. Ağzının kokmaması gerekiyorki yemeklerden mi yoksa kötü mü kokuyor dikkat etmeniz gerekiyor çünkü ağız kokusu kediler de ciddi hastalıkların belirtisidir. 
Olduğundan daha durgun bir kedi ise veyahut sürekli oynayan bir kedi sürekli uyumaya başladıysa bir terslik olduğunu anlayabilirsiniz. 

Kediler ne yerler? 
Benim için sorun olan sürekli olarak yeni su koymak. Kedilerimin hepsi yeni taze doldurulmuş su istiyorlar. Bu da benim için biraz zor oluyor çünkü dakika başı yeniden su dolduruyorum kutularına. Onun haricind3 kediler etoburlardır. Önüne verilen yemeği yiyorlar fakat önemli olan salam, sucuk vs. yiyeceklerden uzak durulması. Çünkü bu tür baharatlı yiyecekler iç pazarite neden olabiliyor. İç parazit de kediler için tehlikeli olabiliyor. Ben ne yedireceğim derdine girmektense kedinizi kaliteli mamalar ile beslemeye bakın. Buraya bir kaç kaliteli kedi maması yazacağım, Proline, Royal Canin, Reflex, Micho. 
Sıcağa karşı çok duyarlılar. Sıcak yemek yemekten sıcak olan her şeyden kaçıyorlar 🐱

Kediler de tuvalet eğitimi:
Kedilerin zaten doğaları gereği tuvalet eğitimleri oluyor. Yavru kediyken başlamanız gerekiyor. Kedilerin kum seçtiğini vurgulamak isterim. Eğer size kum yüzünden sinirlenirse yaptıklarını anlatmak istemiyorum bile... 


Kediler de tırnak kesimi:
Öncelikle belirteyim şöyle bir, eğer kediniz dışarıya çıkıyor geziyor ve eve geri geliyorsa tırnaklarını kesmenizi önermiyorum çünkü kediler olası bir tehlike altında ağaca tırmanarak yada yüksek yerlere tırmanarak kaçabilirler. Köpek kovalaması vs. 
Diğer sürekli evde baktığınız kediler için de 2 ayda bir yapılmasını gerekli buluyorum. Kesim için özel kedi tırnak makasları bulunuyor. Kesim biraz tehlikeli olabilir çünkü tırnağın içerisinde bulunan ince bir damarı kesebilirsiniz. 
Kediler neden mırıldar veya gıırrr gıırrr sesleri çıkarır:
Rahatlamış ve mutlu kedidir. "Şuan çok mutluyum, beni seviyorsan sevmeye devam et." demektir. Kendimi senin yanında güvende hissediyorum demektir.
Kedimi yıkamam gerekir mi? 
Kedilerin yıkanılmasını doğru bulmuyorum. Eğet kirlenmişse eğer bir problem varsa tüy üzerinde başıma gelenler aklıma geldikçe yazıya devam edemiyorum hahahah. Bir keresinde Sarı adlı kedimin üzerine başka bir kedi çişini yapmıştı ve çok iğrenç kokuyordu!! Yıkanması gereken bir durum. Haricinde yıkanmasını uygun bulmuyorum. 
Kedim sürekli evden kaçıyor, neden? 
En büyük nedeni çiftleşme isteğidir. Sokaktan alınmış bir kedi ise sokağa alışkık olduğu içindir, yavru bir kedi ise ve büyüyüp evden kaçıyorsa emin olun dişi kovalıyorlardır 🙈



Sağlıcakla kalın. Eğer sorularınız varsa kedi bakan birisi olarak cevaplayabileceğim bir şeyse cevaplamaya çok isterim. 💕


Etiketler:

Pazar, Mart 07, 2021

KADINA ŞİDDETE DUR!

                         Kadına Şiddete HAYIR!


Her sabah gözümü açtığımda haber takip ederim, bu sabah duymamayı, görmemeyi istediğim haberle karşılaştım. Bir 'anne' bir 'kadın' sokak ortasında çocuğunun gözünün önünde dövülüyor. Bu sabah duymamayı, görmemeyi istediğim haber işte bu! Ben duymazdan görmezden gelemiyorum. Artık yeter! 
 
Bir kadın olarak duymamazlıktan, görmemezlikten gelemem. Bu adi insanlar için güzel yasalar gelmesi için dua ediyorum.
Bir kadın Dünyayı başlatandır. Erkeklerin kurduğu düzene uymadık, kocasının dizinin dibinde oturmadık, bayrağı elimize alıp 'ben boşanmak istiyorum' dedik diye ölüyoruz.


Biz ÖLÜYORUZ! ÖLDÜRÜLÜYORUZ! 


İnsanlar saçma hayatlarından hıncını çıkarmak için kurban kadınları seçiyor. Kurban değiliz biz! Kimsenin psikolojik hastalığının kurbanı değiliz! Kadın aldatmış, kadın etek giymiş, kadın şort giymiş, kadın gülmüş. Bunlar öldürmenin sebebi olabilir mi ya? Öldürülüyoruz çünkü erkeklerin dayattığı o kurallara karşı geliyoruz. Kadın gibi gülmüyoruz, kadın gibi yürümüyoruz, kadın gibi giyinmiyoruz. Kim koydu bu kuralları? Hangi kuralların bedelini yaşıyoruz? 
Boşanmak istedi diye kocası tarafından öldürüldü. Siz istiyorsunuz ki, bizi dövün, bize şiddet uygulayın, bize psikolojik baskı uygulayın ama biz kıralım dizimizi oturalım yanı başınızda. Hangi yüzyıldayız!? 
.
Emine Bulut 'ben ölmek istemiyorum!' bu çığlıklarına rağmen boğazına bir kesik! Gözünüzü ne kör etti böyle?
Bir kadın için yaptığı yemeğin içine zehir koymak o kadar kolayki ama biz bir canlı Dünya'ya getirdiğimiz için yaşatmanın ne denli güzel olduğunu biliyoruz. 
Hiçbir gerekçe, hiçbir olay, hiçbir şey öldürmenin sebebi değildir!
Hiçbir gerekçe, hiçbir takım elbise, hiçbir şey öldürmenin verdiği cezayı hafifletmez! 


2021 yılının Mart altındayız ve öldürülen kadın sayısı. 

67. 67 sayı olarak baktığınız görsel HER BİR KADININ ADI, HER BİR KADININ YAŞAMI, ALDIĞINIZ YAŞAM! 

2020 yılında öldürülen kadınların sayısı.
Can bu... Yaşam bu... 408... Ne 408! 408 kadının yaşama hakkının elinden alınması. 

Okurken tüylerinizi diken diken eden haber, gerçekte yaşandı. Bu bir dizi değil! Bu bir film değil! Güzelce yaşadığım hayat, hayallerim, yaşama hevesim, ölüm şeklim ise battaniyeye sarılı ölü bulunmak.. 

Yaşamak istediğim güzel anlar vardı. Belki de yıllarca hayalini kurduğum hayalimi gerçekleştirmeye bir adım kalmıştı. Belki de ruh eşimi bulmuştum... Ama sonum bu. Battaniyeye sarılı bir ben.. 

"Sana ruh üflendiğinde sen bir kadının karnındasın.
Ağladığında bir kadının kucağındasın.
Aşık olduğunda bir kadının kalbindesin. 
O'na güzel davran..."


KADIN CİNAYETLERİNE ARTIK YETER!
KADINA ŞİDDETE ARTIK DUR

Etiketler:

Cumartesi, Mart 06, 2021

THE KING: ETERNAL MONARCH | 'Kore Cumhuriyeti'nin müstakbel Kraliçesi, koruyun onu!'

MERHABALAR!

The King: Eternal Monarch


Bu diziyi soluksuz 2 günde bitirdim! 16 bölümlük bu harika dizi son dönemde izlediğim en başarılı diziydi! Kore camiasında diyebilirim. İzlediğim diyorum çünkü linç yemek istemem :) 

Konusunu kendimce anlatmak istersem; 

İki paralel evren düşünün birisi modern Kore Krallığı diğeri ise Kore Cumhuriyeti. Bu iki Dünya arasında bir kapı var ve insanlar bu kapıdan geçerek diğer taraftaki kendi benzerlerini öldürüyor ve Kore Krallığı Kralı Lee Goon bunu fark ediyor. Dizinin başlangıcı bu değil aslında dizinin ana konusu da bu değil dikkatinizi çekecek bir konu atmak istedim buraya. 

1. Bölüm bana göre çok karışıktı neyin ne olduğunu anlamadım dizinin burada saracağını hiç düşünmedim 1. bölüm finaline kadar. Asıl dizi işte o an orada başlıyor. Konunun direkt olarak başlaması aradığı kadını bulması çok uzun sürmedi bu açıdan benim için güzel oldu. Çok sabırsız bir insan olduğum için :) 

Paralel evrenden bahsetmiştim size iki dünyaya gidiş ve geliş var bu iki dünyaya gidiş geliş zamanlarında tüm Dünya üzerinde zaman duruyor bu detay bana çok zekice geldi bir nevi baş karakter Lee Goon'un rakamlar sayarak zamanın ne kadar süre doğduğunu hesaplaması çok hoş bir detay. Zeka mı vurgulanıyordu yoksa ben mi farklı yorumladım bilmiyorum 🙈 zamanın durma anları çok başarılı ve hoştu, gidiş geliş anındaki geçişler de öyle. Efektler çok hoşuma gitti. 

Sevdiğim noktalardan birisi de Kralların normalde farklı bir evrene geçtiği zaman afalladığı diziler izledim fakat burada Kral o kadar zekiydi ki bu olaylarda afallamadan direk neler olduğunu anladı ve çözdü. Bu yüzden 16 bölümlük kısa bir dizi Kralın etrafı anlaması ve çözmesi ile zaman harcamadı. 


Dizinin Ostu: 

Genel de hiçbir dizinin ostu dikkatimi çekmez ama bu dizi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ya bu ne güzel şarkı diyerek çok fazla ostuna baktığım oldu. Özellikle Nell-Gravity galiba bana 6 7 sene önceki o sevdiğim sesi hatırlattığı içindir. 6 7 sene geçmesine rağmen Nell'in o güzel sesini unutmamışım 🙈


Dizi de kızın Kore Krallığındaki sahneleri çok fazla hoşuma gitti. Asil ve en güzel sahneler Kore Krallığındaki sahnelerdi benim için. 



Dizi de en sevdiğim başrol sevgililer arasında 'ben bunu gizliyim çünkü ona kötü bir şey olmasın' olayları yoktu bu dizileri daha sıkıcı hale getiriyordu. Bu dizi de Kral yalan söylemeden sadece susması hoş bir olaydı. Zaten yalan diye bir şey hiç olmamalı 😒



Diziyi izleyenler şu detayı fark ettiniz mi? 

Bahsetmiştim size ve sizde biliyorsunuz ki paralel evrene geçiş sahnelerinde zaman duruyordu işte o zaman durma anlarında insanlar diğer evrendeki kendi yansımalarını görüyor 🙈 



Aslında dizinin dramı 10. bölümden sonra başlıyor benim 10. bölüme kadar yaptığım tüm güzel yorumlar da burada kalıyor zaten. Olay o kadar saçma bir hal alıyor ki 😂 iki dünya arasında herkes yer değiştirmiş ve bi tek başroller kalmış paralel evreni herkes biliyormuş bi tek başroller bilmiyormuş konu sanki oraya geldi 😂 


Spoiler: 

Mesela diziyi izleyenlere sormak istiyorum. Eğer geçmişe gidip kendisini kurtaran başrol Lee Goon ise ve kartı düşüren o ise neden adam senelerce beni kurtaran yada beni kurtaran kadınla bağı olan adamı arıyorum diye gezdi. Pekii o zaman başrol kadın neden var? Siz ne düşünüyorsunuz? 



KARAKTER TANITIMI:


LEE GOON


Kore Krallığı Kralı Lee Goon. Babasını küçük yaşta üvey amcası öldürüyor ve buna seyirci oluyor kendisi ise o anda orada bulunarak ölümden dönüyor. Daha sonra o düşen dedektif kartı ile olayları araştırmaya başlıyor. Başrol erkek o kadar akıllıydı ki bu dizi beni sıkmadı. Mıç mıç bir aşk serüveni de yoktu. Varsa da çok dozunda romantik anlar bizi karşıladı. 


Çok başarılı bir kürekçi, matematiği üst düzeyde bir Kral hatta o kadar üst düzey ki bir matematik sorusunu çözmek için 2 hafta odasından çıkmazmış. Öksüz ve kendi deyimleri ile 'iyi yetişmiş ☺'  kendi dünyasındaki coolluğu ayrı bir söz konusu aslında. Kendi dünyasındaki sahneler için ayrı bi yazı yazabilirim. 



LEE RIM


Bu başrolü daha önce The K2 dizisinde izledim. Orada da kötüydü bu dizide de kötü. Çok beğeniyorum sizi beyefendi neden hep kötü roller de izliyorum 😒 

Ya bu karakter benim için çoook kötü değildi (10.bölümden sonra) Lee Goon'un babasını öldüren üvey amca evet. Paralel Dünyanın kapısını açmak zamanda yolculuk yapmak hiçbir şekilde yaşlanmak istemeyen karakter. Amca iki dünya arasında gidip geliyor ve hiç yaşlanmıyor. Kendisine hakimiyet kurmak için bir dünyadaki eşlerini diğer dünyada öldürtüp yerine geçiriyor. Ah ben anlatmakta çok zorlandım ama başka da anlatamadım. Sizde anlamadınız biliyorum. 



JUNG TAE EUL


Aslında Goblin dizisinden biliyorum fakat biliyorum henüz Goblin'i izlemedim.Sanırım ağlamayı en güzel yapan aktiristlerden bir tanesi diyebilirim. Ağlama sahneleri cidden çok güzel. İlk bölümlerde sert herkesin peşinden koşan o güçlü karakter sonlara doğru aşkın verdiği huzur ve duygusallık ile gevşedi çok güzeldi bu benim için. Aşk her insanı yumuşatıyor 😊 babası ile ilişkisi çok hoşuma gitti. Sevdiğini sürekli beklemesi, sevdiğine verdiği değer, arkadaşlarına verdiği değer çok güzeldi. Ben çok beğendim ya karakteri hiçbir sıkıntı yoktu benim için. Aa bu sahne de bu karakter de hiç olmamış dediğim sahneler olmadı. 


KANG SHIN JAE


Başlı başına bir film çekilecek karakterdi. Yan başrolun ana başrole aşık olduğu onun için acı çekeceği sahneler görmeyi beklerken daha çok aile drami gördüm ki aşk üçgeni dizilerden nefret ederim bir diğeri üzülüyor diye kalbim el vermiyor. 


Ben bu karakteri çok sevdim evet kadını seviyor ama dizi bunun üzerine değildi daha çok ailesi istifa etmiş, zengin bir hayattan fakir bir hayata geçmiş ve bunun ızdırabını çeken, kumarbaz annesi ile yaşamakta zorlanan bir karakter vardı karşımızda. Özellikle o polis duruşunda hiç vazgeçmemesi çok güzeldi. 


Bkz: annesi kumarhane de olduğu halde orayı ihbar edip annesini tutuklatması. Yalnızlık çeken bir karakter. Bu karakterin finalinin çok çok çok iyi olmasını beklerdim. Mesela fazla spoiler vermeden. Psikiyatra gönlü kaysın isterdim. 


JO EUN SEOB


Bundan ne ile bahsetseydim. Aslında iki başlık mı açmam gerekirdi bilmiyorum. Bana göre kırılmaz kılıcın  asıl sahibi ve Jo Eun Seop birbirinden ayrı iki zıt karakter. İki karakteri böyle güzel canlandıran nadir karakter gördüm. Birbirinden zıt iki karakter canlandırmak zor olsa gerek özellikle birbirlerini gördükleri ilk sahne! Ahahhaah ben bayıldım bayıldım! Gül gül öldüm hahaha :) 


Seop'un tatlı lehçesi, şımarık halleri çok tatlıydı bir yandan diğer karakter o kadar cool o kadar sakindi. Daha önce Tempted dizisinde izleyerek çok beğendiğim bir aktör kendisi. Kırılmaz kılıcın kralı ölümüne koruması çok güzeldi. Sadece kırılmaz kılıç değil eun seopun da kralı ölesiye koruması çok güzeldi. Bu iki karakter için yazılan final benim çok hoşuma gitti güzel ve tatmin edici,  istediğim gibiydi. 



NARI


Bahsetmek istediğim diğer karakter yeri gelmişken bahsedeceğim the tale of the nine tailed dizinden tanıdığım tilki kız ben bu aktristi çoook beğenmiştim. Bu dizide de bir kere daha bayıldım! Karakter benim için her şekilde 10 numara. The tale deki gibi baskın bir karakter değildi ama oradaki hafif şımarıklığını bu dizide de görmek çok hoşuma gitti. 


LUNA


Bu karakter dedektif kadının paralel evrendeki zıt karakteri. Ne ararsan var. Tam bir polislerin aradığı bir numaralı suçlu. Çok kızsam dahi kızmamı engelleyen beni yatıştıran çok güzel detayları vardı. Bu karakter için yazılan mutlu son beni tatmin etti. 


Dükkanın önünde Luna'nın sürekli uğradığı çocuk. Dizi boyunca kim bu ya kimki bu diyerek üstüne gittiğim karakter 'evrenin dengesini sağlayan çocukmuş.' çocukmuş ne ya sanırım Tanrıymış. Ay kim olduğunu hiç anlamadım ama önemli biriymiş. Tanrı değil ya yok değildir herhalde? Siz ne düşünüyorsunuz kimdi bu? Hatta dedektif kadının ızgaradan kartını düşürmesi yani kaderi başlatan çocuk da buymuş. 




Etkilendiğim sahne: 

11. Bölüm 1. Saat. 


'Kore Cumhuriyeti'nin müstakbel Kraliçesi, koruyun onu!'



Etiketler: